Zor Durumdaki Dil Kursları Güz Dönemi İçin Kanada’ya 40.000 Yabancı Öğrenci Getirmek İstiyor
Kanada’da ırkçılık ile ilgili en carpici anilarini paylasmis olan zenci bir gencin karsilastigi guclukleri iceren hayat hikayesini sizler icin derledik. Kanada’nin dunyaca bilinen hosgorulu bir toplum inanciniz okuduktan sonra malesef biraz sarsilabilir.Burdaki genc aslinda irkcilik ve ayrimciligi yasamis gruplardan sadece birisi.Ve irkciligin da butun dunyada varolan bir gercek oldugu goruluyor.
Eşitlik ve kültürel hoşgörünün olduğu büyük bir toplum olduğumuz aldatmacasına inanmamalıyız. Ailem 60lı yıllarda Kanada’ya gelmiş göçmen bir ailedir. Annem New York üzerinden Jamaika’dan gelmiş. Yaşadığı şehirden daha sakin bir şehri duymuş ve sonrasında Toronto’nun kuzeyine gelmiş. Babam; ırk çatışmasının her gün karşılaşıldığı İngiltere Londra’dan geldi. 12 kardeşle büyüdü. Officerların nereye gittikleri önemli değil onlar beyazlar tarafından bir tehdit olarak görülüyordu.
70li yıllarda doğdum ve çeşitlilik konusunda Toronto’nun dünyadaki herhangi bir şehir gibi olmadığını öğrendim. Çok kültürlü bir bölgede büyümek gibi şanslı bir deneyimim olsa da ırkçılığa maruz kaldım. Bir odaya girdiğinizi ve burada sizin daha düşük ya da diğer olduğunuzu düşünen birinin olduğunu düşünün. Gençliğimde hokey oynarken kamplarda ötekileştirildim ve insanlar sadece ten rengimden dolayı yeteneklerimden şüphe duydu. İnsanlarin benim buz üzerindeki oyunumu gördüklerinde bana nasıl farklı davranildığını hissettigimi hatirliyorum. Bir genç olarak bu benim dünya görüşümde derin etki yarattı.
Gençken yurtdışında yaşadım ve Avrupa’da profesyonel olarak hokey oynadım. Noellerde baba tarafımdan akrabalarımla İngiltere,Londra’da vakit geçirdim. Geleneksel anlayışla Rastafaryan olan yaşlı bir kuzenimle tanıştım. Zihnimi açarak manevi anlamda yeni yollar bulmama ilham oldu. Rasta yapmaya başladım. Sezon sonunda eve döndüğümde insanların bana farklı baktığını gördüm. Annem yeni stilimden nefret etti. Saçım rasta olduğundan defalarca bana bir polisin elleri arasında hayatımı kaybedebileceğimi söyledi.
Zenci annelerin erkek çocuklarının rahatsız edileceği, hapsedileceği veya vurulacağı korkusunu anlamadım. O dönemde gazetelerin ilk sayfalarında ve haber yayınlarında saçı rastalı genç zenci erkeklerin fotoğrafları popülerdi. Ancak sürekli suç işliyorlardı. Rasta yapmak ve Officer soyadına sahip olmak kimlik kontrolü sırasında polisleri rahatsız ediyor gibiydi. Şüpheyle karşılaştım, uzun süre gözaltında tutuldum ve sahte kimlik taşımakla suçlandım. Belki de saclari rastalı bir gencin Officer adına sahip olmasına inanmak imkânsız geliyordu.
2017’de Kanada çok karmaşık bir yerdi. Fort McMurray’deki vatandaşlar için milyonlarca Kanadalının toplanması beni harekete geçirdi ve bana ilham verdi. Ayrıca camide ibadet ederken vurulan Müslüman bir adamın hatırlanması için binlerce insanın Quebec’te toplanması da aynı şeyleri hissettirdi. Böylesi zamanlarda şefkatli bir ulus olduğumuza inanabilirim. Ancak sistematik ırkçılıkla karşılaşmak ve temel insan hakları tartışmaları için gereksiz zaman harcamak makro seviyede cesaret kırıcı oluyor.
Toronto’da Zenci liderler ve toplum üyeleri 1970lerden beri polisin bazı olaylara yönelik ırkçı eğilimlerini eleştiriyor. Toronto Star gazetesi 2002 yılından beri Toronto polisinin gerçekleştirdiği eleme olayları ile ilgili bilgileri yayınlarken haberleşme özgürlüğü talepleri kapsamında şehirde gerçekleştirilen suçların yüksek olduğu alanları gösteren bilgi ve haritalar 2012’de yayınlandı. Toronto Star muhabirleri bu bilgiyi analiz ederek bir dizi makale yayınladı ve polis tarafından gerçekleştirilen ırksal ayrımcılıgi kanıtladı.
Burada da ırkçılık olduğunu reddedemeyiz.
Sevebilir ve nefret edebiliriz. Bunun bir tercih olmasını anlayabilirim. Ancak nefret ile barışı sağlayamayız ve ırkçılık da nefretin basit bir türüdür. Bu konuda hemfikir miyiz merak ediyorum. Belki de barışın herkesin ortak hedefi olduğunu düşünerek iyimser davranıyorum. Ama buna inanmalıyım. Bu rahatsızlık verici konuşmayı sürdürmek zorunda olmamızın nedeni de bu.
Kanada genellikle göçmenler için güvenli bir sığınak olarak görülür. Ben buradaki bir örneğim. Ama burada da ırkçılık olduğunu reddedemeyiz. Nesilleri daha da zorlayan sorunları barışçıl ve dirençli bir yaklaşımla çözmeliyiz. Birey olarak bu konularda üstlendiğimiz rolü de yansıtabiliriz. Adalet ve barış için hareket nefret ile ilgili değildir. Bu sevgi ve insanlıkla alakalıdır. Ayrıca bu sistematik ırkçılığa karşı yapıcı konuşmalar yapmanın başlangıç noktasıdır.
Kaynak:
https://www.cbc.ca/firsthand/blog/dont-believe-the-hype-canada-is-not-a-nation-of-cultural-tolerance